SARIMSAK
Latince ismi : Allium sativum
Sarýmsak (Allium sativum), Alliaceae (zambakgiller) familyasýna dahil, Allium cinsinden bir soðanlý bitki türüdür. 25-100 cm yüksekliðe kadar boy atar. Yapraklarýnda, saplarýnda ve toprak altýndaki soðanýnda kokulu bir yað bulunur Sarýmsak yýllýk bir bitkidir. Soðan, yabani soðan, zambak ve pýrasa ile akraba olan sarýmsak doðada yabani ortamda yetiþmez. Tarih boyunca bir kültür bitkisi olduðu, olasýlýkla güneybatý Asya'da doðada yetiþen Allium longicuspis türünden türetilmiþ olduðu düþünülmektedir
Sýklýkla "sarmýsak" olarak da anýlan sarýmsaðýn en iyi kaliteye sahip olaný, germanyum ve selenyum bakýmýndan zengin topraklarda yetiþir
Ýçerik Sarýmsak baþýnda % 84.09 su, %13.38 organik madde, %1.53 inorganik madde içerir. Ýçeriðinde ayrýca, 33 çeþit kükürt bileþiði, 17 çeþit aminoasit (bunlara vücut tarafýndan doðrudan sentezlenmeyip, gýdalarla alýnmasý gereken aminoasitlerin tümü dahildir), germanyum, çinko, A, B1 ve C vitaminleri bulunmaktadýr
Þifa özellikleri Sarýmsaðýn, çið halde veya yaðýnýn, mikroorganizmalar üzerine antibiyotik etkiye sahip olduðu, antiviral, antifungal, antiprotozoon, antiparazitik ve antibakteriyal özellikleri üzerinde durulmaktadýr. Bunun yaný sýra antiseptik iþlevi, grip, nezle, ses kýsýklýðý, astým rahatsýzlýklarýna, bademcik, romatizma ve eklem enfeksiyonlarýna, öksürük ve bronþite iyi geldiði ön plana çýkarýlmaktadýr. Terletici etkisi nedeniyle ateþ düþürülmesine yardýmcý olur
Vücudun baðýþýklýk sistemini güçlendirici ve hücre koruyucu etkisini destekler bazý bilimsel bulgular mevcuttur. Bu etkinin HIV virüsü ve menenjit ile mücadeleye yansýtýldýðý tecrübeler gerçekleþtirilmiþtir. Ayrýca kardiyovasküler sistemi güçlendirmesi, bunun da serum kolesterol seviyeleri ve trigliserit oranlarý üzerinde etkisi sözkonusudur. Trombositlerin damar içinde pýhtýlaþmasýný engelleyici etkisiyle, damar týkanýklýklarýndan kaynaklanan rahatsýzlýklara karþý rol oynar. Sarýmsak ayrýca tansiyonu ve kan þekerini de dengeleyicidir
Belirtilen etki alanlarýnýn uzman týbbi görüþ ve gözetimden kopukluk içine düþülmeksizin deðerlendirilmesi ile, saðlýða çok çeþitli yararlarý bulunan bir bitkidirBelirtilen etki alanlarýnýn uzman týbbi görüþ ve gözetimden kopukluk içine düþülmeksizin deðerlendirilmesi ile, saðlýða çok çeþitli yararlarý bulunan bir bitkidir
Yemek malzemesi Sarýmsak içindeki allisin bileþiðinden kaynaklanan özgün ve aðýr bir kokuya sahiptir. Bu koku piþirme ile kýsmen giderilebilir. Kokusu giderilmiþ olan sarýmsak yaðý, tozu veya kapsülleri de piyasada mevcuttur
Yan etkileri Sarýmsaðýn aþýrý tüketiminin bazý yan etkileri olabilir. Sarýmsaðýn yapýsýnda yüksek oranda kükürt bileþikleri bulunmasý bir takým alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ayrýca, aþýrý miktarlarda çið sarýmsak tüketimi, sindirim sýrasýnda baðýrsak gazlarýna ve baðýrsak mukozasýndaki normal floranýn zarar görmesine de neden olabilir
YILIN MUCÝZE BÝTKÝSÝ SARIMSAK
ABDli bilim adamlarýnca verilmiþ bir isimdir. Peki niçin sarýmsak? Özellikle 1990lý yýllardan sonra kanser AIDS gibi hastalýklarda artýþ ve bir çözüm bulamama bilim adamlarýný bir arayýþa soktu. Bu arayýþlardan en fazla payý alanlardan bir tanesi de, binlerce yýldýr insanoðlu tarafýndan tedavi amaçlý olarak kullanýlan ve popülaritesini hiç kaybetmemiþ bir bitki olan sarýmsaktýr.
Ýnsanlýk tarihinde binlerce hastalýk ortaya çýkmýþ ve bunlarýn tedavileri yokken, yapýlan araþtýrmalar sonucu etkin tedavi ajanlarý ile belli hastalýklar tamamen ortadan kaldýrýlýrken, bir zamanlar salgýnlara ve toplu ölümlere neden olan bazý hastalýklar ise kolayca þifa bulur hale gelmiþtir. Bu hastalýklarýn günümüzdeki örneði ise çaðýmýzýn vebasý olarak görülen AIDS ve kanser hastalýklarýdýr. Yine kardiyovasküler hastalýklar ve metabolik hastalýklar da günümüzde insanoðlunu muzdarip býrakan önemli hastalýk guruplarýdýr. Bu gün bilim adamlarýnýn bütün ilgisi bu hastalýklarýn üzerine toplanmýþ ve çözüm arayýþlarý sürmektedir.
Bu arayýþlar sýrasýnda özellikle son yýllarda sarýmsak , yoðun olarak ilgi görmeye baþladý. 2001 ve 2002 yýllarýnda yüzlerce makale dünyanýn dört bir yanýndan endekslere yansýdý. Elde edilen bulgular hiç de küçümsenecek boyutta deðildir. Çoðu bilim adamýnýn birleþtiði nokta sarýmsaðýn mükemmel biyoaktif bileþikler içerdiði yönündedir.
Alternatif týp dediðimiz uygulamalar bilim adamlarýnýn hep ilgisini çekmiþtir. Batý Afrika ülkelerinden Ginede baþkent Conakrynin 450 km uzaðýnda balta girmemiþ ormanlarýn ortasýnda yaþayan þamanlar buna bir örnektir. Teknolojinin ve týbbi malzemenin giremediði bu bölgelerde insanlarý atalarýndan kalma yöntemlerle iyileþtiren þamanlar, artýk batýlýlarýn umudu olmuþ durumdalar. ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelerde kurulu ilaç firmalarý ; bitki kökleri, kabuklarý ve yapraklarýndan tamamen doðal ilaçlar kullanan , sýtmadan ishale, depresyondan yüksek tansiyona, iktidarsýzlýktan sarý hummaya kadar 200e yakýn hastalýðý ot larla ortadan kaldýran þamanlarýn sýrlarý peþinde milyonlarca dolar döküyorlar. Doðada 500 bin kadar deðiþik bitki türü olduðu düþünülürse ölümcül pek çok hastalýða doðanýn çare olma olasýlýðý son derece yüksektir. ABD Kanserle Savaþ Enstitüsü tek baþýna her yýl binlerce bitki özünü araþtýrýyor. Yumurtalýk kanserine pasifikte yetiþen bir bitkiden elde edilen Taxol adlý ilaçla þifa bulunduðunu düþündüðümüzde, doðanýn bu gibi örnekleri bünyesinde barýndýrdýðý aþikar olup bizlere düþen görev bunu ortaya çýkarmak olmalýdýr.
1943 yýlýnda Dr. Hafýz Cemal tarafýndan yazýlan Lokman Hekimin Ye Dediði Þifalý Bitki Sarýmsak adlý kitaptan alýnan sarýmsaðýn faydalarý kýsmýný aynen þu þekildedir:
1. Ýlk çaðda Mýsýrlýlar, Araplar, Türkler ve Yunanlýlar sarýmsaðý çok kullanmýþlardýr. Milattan 4 - 5 bin yýl önce Mýsýrda yapýlan büyük ehramlarýn içinde sarýmsaðýn resmi ve adý yazýlmýþ taþlar bulunmuþtur. 2. Romalýlar muharebeye giden askerlerine neþeceat ve cesurluk vermek için bol bol sarýmsak yedirirlerdi. 3. Grip salgýný sýrasýnda bol sarýmsak yiyen gripten korunur. 4. Sarýmsak birinci sýnýf derecesine yakýn bir kuvvette antiseptiktir, mikroplarý uyuþturur, hatta bir çoðunu telef eder. 5. Sarýmsak kaný temizler. 6. Sarýmsak kan deveranýný, damarlarda dolaþýmýný düzgün yapar. 7. Sarýmsak romatizmalýlara þifa verir. 8. Çok sarýmsak yiyenler saðlam ve uzun ömürlü olurlar. 9. Nefes darlýðýna astýma iyi gelir. 10. Eski hekimlerin çoðu sarýmsaðý solucan düþüren ilaç olarak methederlerdi. 11. Sýzlayan diþetlerine ara sýra sarýmsak sürülürse fayda verir. 12. Ýnsan her gün bir baþ sarýmsaðý yerse kanser hastalýðýna yakalanmaz diyen bazý hekimler vardýr. 13. Sarýmsak troid denilen çok önemli bir bezin faaliyetini artýrýr. 14. Yýlan, akrep, kýrkayak gibi zehirli hayvan ve böcek ýsýrmalarýndan husule gelen yaralara sarýmsak yaðý sürülürse çok fayda verir. 15. Sinirlilikten , zayýflýktan, ve ayyaþlýktan ileri gelen el veya ayak titremelerine karþý sarýmsak çok fayda verir. 16. Akþam yemeðinde bolca sarýmsak yiyen geceleyin rahat uyur.
Görüldüðü gibi Dr. Hafýz Cemal sarýmsakla ilgili pek çok þeye deðiniyor. Bunlarýn bazýlarý sarýmsaðýn etkinliði günümüzde ispatlanmýþtýr.
Sarýmsakla ilgili pek çok haber basýn yayýn organlarýmýza da yansýmýþtýr. Bunlardan bir kaçý:
Marmara Ünv. Öðretim Üyesi Doç. Dr. Emel ALPHAN sarýmsak çiðnenerek yenildiði taktirde kanser olma riskini azaltýr dedi. Vitamin, mineral ve aminoasid yönünden son derece zengin olan sarýmsak, kalp krizi, beyin kanamasý ve kanser olma riskini azaltýyor ( Milliyet gaz. 15 Aralýk 2001 )
-Eðer kalp hastalýklarý ile ilgili risk faktörlerini de göz önüne alarak bir ilaç dizayn etmemiz gerekseydi sarýmsaktan daha iyisini yapamazdýk- diyor, Kaliforniyadaki Ojai Center of phytotherapynin müdürü Amanda MC. Quade Crawford. Sarýmsaðýn sürekli kullanýmý kalp hastalýklarýndan koruyor. Sarýmsak iyi huylu (HDL) kolesterolü yükseltirken, kötü huylu ( LDL ) kolesterolü ve trigliseritleri düþürüyor. Ayrýca tansiyonu düþürmek için kullanýlýyor. Araþtýrmalar sarýmsaðýn çeþitli mikroorganizmalara karþý etkili olduðunu ortaya koyuyor. Sarýmsak baðýþýk sistemini güçlendirmesinin yanýnda antiviral ve antifungal olarak da kullanýlýyor. ( Hürriyet gaz. 3/6/2000)
Çinde yapýlan bir araþtýrma, sarýmsak tüketiminin fazla olduðu kiþilerde gastrik kansere yakalanma riskinin daha düþük olduðunu ortaya koydu. ( Kastamonu gaz. 3 Mayýs 2002 )
- American Society of Tropical Medicine and Hygiene - genel kurulunda ABDnin Atlanta kentinde sarýmsak araþtýrmasý raporu sunuldu. Sarýmsakta sýtma ve kansere karþý savaþta önemli rol oynayan bileþikler olduðu ortaya çýktý. Kanadanýn Toronto üniversitesinde yapýlan araþtýrmada sarýmsaðýn sýtmada olduðu kadar kanserle savaþta da önemli rolü olduðu saptandý. Disülfides adý verilen sarýmsaktaki bileþiklerin antiviral, antibakteriyel, antiparaziter ve antikanserojen özellik taþýdýðý belirlendi. Sarýmsaðýn bir bileþeni olan Ajoenin, hücreler için önemli olan glutatyon sistemi üzerine etkili olduðu gözlendi. ( Kastamonu gaz. 10 Haziran 2002 )
SARIMSAK ( Allium Sativum )
Anavataný Hindistan olan sarýmsaðýn tarihi insanlýk kadar eskidir.
Tarihin ilk çaðlarýnda Sümerlerin sarýmsaðý bildikleri ve ilaç olarak kullandýklarý elde edilen arkeolojik kayýtlardan anlaþýlmaktadýr.
Eski mýsýrlýlar sarýmsaðý ilaç olarak kullanmýþlardýr.
Tarihi kayýtlardan Gizek piramidini yaptýran Firavun Keops un ( IV Hanedan ) inþaat sýrasýnda iþçilere bol miktarda sarýmsak yedirdiðini öðreniyoruz. Tarihçi Heredot, Mýsýr Piramitlerini yapan iþçi ve kölelere hastalýklardan korunmalarý, saðlýklý ve diri kalmalarý için sarýmsak verildiðini yazar.
Günde kilometrelerce yol yürüyen Romalý savaþçýlara sarýmsak yedirilmiþtir. Mýsýrlý anneler çocuklarýný baðýrsak kurtlarýndan korumak için boyunlarýna sarýmsak asarlarmýþ.
Eskiler sarýmsaðýn özelliklerini mucizevi olarak yorumlamýþ, ilk týp bilginlerinden Hipokrat bile bu bitkiyi terletici ilaçlar sýnýfýna sokmuþtur.
Avrupada haçlý seferlerinden sonra þeytani güçlerle savaþta bile kullanýlmýþtýr.
Sarýmsaðý Ýsrailoðullarý Mýsýrdan Filistine getirdiler. Oradan da Anadolu ve Ýronyaya daðýldý. Ýlk defa haçlý seferleri sýrasýnda Fransaya geldi ve oradan Avrupaya yayýldý.
En çok Kuzey Afrika, Orta ve Güney Avrupa, ABD ve Meksikada yetiþtirilir.
Sarýmsak Ortaçaðda vebaya karþý kullanýlmýþ ancak antibiyotiklerin keþfi ile gözden düþmüþtür.
Sarýmsak ülkemizde 12.yy dan bu yana yetiþtirilmektedir. Bu gün dünyanýn her tarafýnda yetiþtirilen sarýmsak, ülkemizde selenyumca zengin topraklarý ile en iyi ve kaliteli yetiþme ortamýný saðlayan Kastamonu ilimizin Taþköprü ilçesinde yoðun olarak yetiþtirilmekte ve hemen hepsi ithal edilmektedir.
Sarýmsak bitkisi Liliaceae ( Zambakgiller ) familyasýndandýr ve Allium sativum tür adý ile bilinir.
25 - 30 cm. yüksekliðinde yeþilimsi beyaz veya pembe çiçekli otsu bir bitkidir. Nadiren tohum baðlar bu nedenle soðancýklarý ile üretilir.
Sarýmsakta özel ve keskin kokulu uçucu bir yað, þekerler,fermentler, protein, fosfor, demir ile A, B, C Vitaminleri bulunur. SARIMSAÐIN TIBBÝ AÇILIMI
Farmakolojik Etki Etkiye Neden Olan Olasý Bileþik Antikoagulan ................................... Ajoen Hipotansif ....................................... Selenyum Germanyum - Allicin Antiparazitik ................................... Allicin Aliin - Ajoen Antibakteriyel ................................. Alicin Aliin Antimikotik ..................................... Allicin Aliin Ajoen Antiviral .......................................... Allicin Ajoen Hipolipemik .................................... Dialil disülfür Aðýr metal zehr ............................... selenyum-alil merkaptan- germanyum Antikanserojen .............................. Dialyl-disülfirler, allicin, ajoen, S-allylcysteine, selenyum, germanyum, Antioksidan ...................................... organosulfür bileþikeri ( DAS, DADS,SAC, SEC, NAC ), selenyum, germanyum Hücresel baðýþýklýk ......................... germanyum, selenyum, çinko, allicin Bütünleyici etki .............................. Mg ve Ca
Sarýmsakta bulunan en önemli kimyasal bileþikler sülfür bileþikleridir. Bunlar aliin, allicin, thiosulfinatlar, gama-glutamylcysteine peptitleri ve çeþitli diðer sülfür bileþikleridir. Bunlarýn bazýlarý sarýmsakta doðal olarak bulunmazlar. Ancak sarýmsaðýn kullanýma hazýrlanmasý sýrasýnda uygulanan ezme, kesme, doðrama gibi iþlemler sonucunda oluþurlar. Sarýmsaktaki sülfür bileþiklerinin % 82sinin Aliinden ve gama- glutamylcystein peptitlerden türediði sanýlmaktadýr. Aliin doðal olarak sarýmsakta bulunur. Sarýmsak mekanik bir iþleme tabi tutulduðunda hücre içersinde vakuollerde bulunan alicinase enzimi açýða çýkar ve aliini allicine katalizler. Allicin ise sarýmsaðýn çoðu biyolojik etkinliðinden sorumludur. Sarýmsak kaynatýlarak distilayonu yapýldýðýnda burada allicine rastlanýlmamýþ. Bu durumda ise aliin ve allicinin çoðunun uçucu yað asitleri olan diallyl-sülfitlere dönüþtüðü ileri görülmüþtür. Sarýmsaðýn biyolojik aktif maddeleri Allicin, Ajoen ve Diallyl-sülfür bileþikleridir. Tüketimde sarýmsaktan en iyi faydalanmanýn yolu ise bu üç bileþenin bir arada olduðu formda mümkün olmaktadýr. Sarýmsaða has kokusunu kükürt ve sülfürlü uçucu yað asitleri vermektedir. Dolayýsýyla piþen yemeklere sarýmsak atýldýðýnda, yemek buharý ile bu bileþiklerin kaybý olmaktadýr. Sarýmsaktan faydalanmanýn en mükemmel yolunun çiðnenerek yenmesi olduðu noktasýnda bu gün bilim adamlarý hemfikirler. Batýda çoðu ilaç marketlerde kokusuz ilaç tabletleri satýlmaktadýr. Bunun için sarýmsaktaki sülfür bileþikleri klorofille maskelenerek koku ortadan kaldýrýlýyor. Kokusuz sarýmsak tabletlerinin biyolojik etkinliðinin çok az olduðunun ortaya konulmasýndan sonra kokusu azaltýlmýþ (low odor product )tabletler geliþtirilmiþtir. Bunlarda ise sülfür bileþiklerinin konsantrasyonu düþük tutulmuþtur.
Ülkemizde hala eczanelerimizde sarýmsak tabletlerini görememekteyiz. Batý toplumu sarýmsaðý bir ilaç olarak kabullenmiþ ve yoðun olarak bu tabletleri kullanmaktalar. Çoðu insan sarýmsaðýn kokusu nedeniyle kullanýmýndan kaçýnmaktalar. Bu açýdan ülkemizde de sarýmsak tabletlerinin kullanýmýnýn teþvik edilmesi eczanelerimizde yer almasýnýn faydalý olacaðý kanaatindeyiz.
Günümüzde dünyada sarýmsak tüketimi olan ülkeler arasýnda Bulgaristan ilk sýrada yer alýyor. Bulgaristanda kanser ve damar hastalýklarýndan ölenlerin sayýsý Avrupaya nazaran 6 7 misli daha düþüktür.
Ýsveçli çocuklara okula giderken aileleri sarýmsak yediriyorlar. Bu bir gelenek halini almýþ. Zira bu gün sarýmsaðýn çocuklarý çocuk felcine karþý koruduðu anlaþýlmýþtýr.
KANSERDE
Çok eskilerden beri sarýmsaðýn kanser oluþma riskini azalttýðý ve kanser tedavisinde kullanýlabileceði yönünde pek çok söylem bulunmaktadýr. Günümüzde yapýlan pek çok çalýþmanýn sonucu da bu söylemi destekler nitelikte olup, sarýmsaktan antikanserojen bir ilaç geliþtirmenin formülleri aranmaktadýr.
Guyonnet ve arkadaþlarý sarýmsaðýn bileþenlerinden olan DAS ve DADSin, ratlarda yapmýþ olduklarý çalýþmada Aflatoksin B(1) genotoksisitesi üzerine etkisini araþtýrmýþlar ve AFB1in neden olacaðý karaciðer karsinomu oluþma riskini, aflotoksin metabolizmasýný hýzlandýrarak önlediðini ortaya koymuþlar. ( Carsinogenesis 2002 Aug;23(8):1335-41 )
Helikobakter pylori enfeksiyonlarý bilindiði gibi gastrit ve mide kanserine yol açabilmektedir. Iimura ve ark. bir grup rata Helikobakter pylori ile beraber AGE ( aged garlic extrat ) vererek ( %4 oranýnda ), gastrit ve mide ca oluþumunu kontrol grubu ile karþýlaþtýrarak araþtýrmýþlar. Sonuçta kontrol grubunda her ratda gastrit ve mide ca oluþurken, AGE verilen ratlarda gastrit semptomlarýnýn hafif seyrettiði ve mide canýn oluþmadýðý gözlenmiþ. Sonuçta sarýmsak ekstrelerinin H.pylorinin neden olabileceði gastrit ve mide calarýn önlenmesinde kullanýlabileceði yargýsýna varýlmýþ. ( Cancer lett 2002 Dec 10 ; 187(1-2) : 61 )
S-allylcysteine (SAC) sarýmsaðýn suda çözünebilen bir kompenentidir. Balasenthil ve ark.larý DMBA ( Dimethylbenzanthracane ) ile bir gurup hamsterde oluþturulan yanak kanseri üzerine lokal olarak SAC uygulamýþlar ve kanserin iyileþtiðini gözlemlemiþler. SACýn bu etkiyi kanser hücrelerinde apoptosis ile iliþkili Doku transaminaz (tTG) enzimini indükleyerek ve Bcl-2 enzimini inhibe ederek yaptýðýný ortaya koymuþlar. ( Cell Bochem Funt 2002 Sep ;20(3): 263-8 )
Diallyl suflide ( DAS ) sarýmsaðýn bir bileþenidir. Shucla ve ark. bir grup fareye intraperitoneal olarak Erlich Ascites ( EA) tümörünü uyguladýktan 1 saat sonra 0,2 ml DASý ayný yolla vermiþler ve sonuçta DASýn EA tümör hücreleri üzerine sitotoksik etki yaparak ve angiogenesislerini inhibe ederek, farelerin yaþam süresini uzattýðýný ve %25 farenin kurtulduðunu gözlemlemiþler. ( Biomed Environ Sci 2002 Mar ; 15 (1) : 41-7 )
Son yapýlan çalýþmalar sarýmsak extraktýnýn kanser geliþimini baskýladýðýný ortaya koymaktadýr. Ancak kanser hücrelerinin göçü ( metastaz ) üzerine sarýmsaðýn etkisi yönünde tek çalýþmayý Hu X ve ark.larý yapmýþlar. AGEin rat sarkoma tümör migrasyonu ve geliþimi üzerine etkisini araþtýrmýþlar ve doza da baðýmlý olarak rat sarkoma hücrelerinin geliþimini ve sarkoma hücre metastazýný inhibe ettiðini gözlemlemiþler. ( Mol Med 2002 Jun;9 (6) : 641 3 )
Z-ajoene sarýmsak yaðýnýn sülfürce zengin bir komponentidir. Ajoenin trombosit agregasyonunu invivo ve invitro olarak inhibe ettiði tanýmlanmýþtýr. Li ve ark.larý yapmýþ olduklarý çalýþmada ajoenin antitümör aktivitesini in-vivo ve in-vitro olaral araþtýrmýþlar. HL60 hücrelerinde erken mitotik aþamada ajoenin hücre proliferasyonunu önlediðini gözlemlemiþler. Yine sarkomalý farelerin %38 inde ve heatocarsinomlu farelerin % 42sinde proliferasyonun durduðunu gözlemlemiþler. ( Carsinogenesis 2002 Apr;23(4):573-9 )
Ajoenin lösemili hastalarda, lösemi hücrelerinde apoptosisi indüklediði yapýlan çalýþmalarla ortaya konulmuþtur. Dirsh ve ark.larý bu durumun mekanizmasýný aydýnlatma yolunda yapmýþ olduklarý bir çalýþmada leukemic hücrelerde ajoenin mitokondrial caspase þelalesini ve inhibitör caspase 8 i aktive ettiðini gözlemlemiþler. ( Leukemia 2002 jan;16(1):74-83 )
KALP DAMAR SAÐLIÐI
Sarýmsaðýn kan kolesterol düzeyini düþürdüðü ve ateroskleroz geliþimini önlediði söylenmekte. Bunun üzerine Ankara Ünv. Biyokimya bölümünde yapýlan bir çalýþmada sarýmsaðýn oxidant / antioksidan durum ve ateroskleroz üzerine etkileri araþtýrýlmýþ. 22 rat kolesterollü diyet ile beslenmiþ. ( 0,5 g/kg/gün 4ay) 9 rat normal diyetle beslenmiþ. (4 ay) bu sürenin sonunda 22 rattan 7 sinde aterosklerotik plak oluþunu ve antioksidan aktivite ölçülmüþ. Kalan 15 hayvanýn 7 si normal lab yemi ile 8 taneside sarýmsak ekstraktý ile beslenmeye devam edilmiþ ( 1,5 ml / kg / day 3 ay ). Bu süre sonunda sarýmsak verilmeyen grupta antioksidan aktivitenin azaldýðý ve aterosklerotik plak oluþumunun yaygýn olduðu gözlenmiþ. Sarýmsak verilen grupta ise önemli bir antioksidan korunma saðlandýðý ve plak oluþumunun çok azaldýðý gözlenmiþ. ( Nutr Metab Cardiovasc Dis 2002 Sep;7(2):4-6 )
Sarýmsakda bulunan organosülfür bileþiklerinin [ DAS ( diallyl sulfide), DADS ( diallyl disülfide), SEC ( s-allylcystein), NAC ( N-acetylcystein)] non enzimatik antioksidan etkileri lipozom sisteminde Yin ve ark.larý çalýþmýþlar. Sonuçta bu bileþiklerin lipit stabilitesini artýrdýklarýný gözlemlemiþler. ( J Agric Food Chem 2002 Oct 9;50(21):6143-7) Myocardial Ischemic-reperfusion Injury (IRI) de patolojik ve biyokimyasal deðiþikliklerde ana rolü oksidatif stres oynamaktadýr. Oral sarýmsak alýmýnýn myokardiyal endojen antioksidanlarý aktive ettiði ileri sürülmektedir. Banerjee ve ark.larý IRAlý hastalarda sarýmsaðýn bu etkinliðini araþtýrmýþlar ve özellikle kronik sarýmsak alýmlarýnýn oksidatif stresten ileri gelen ultrastructural deðiþiklikleri önlediðini ortaya koymuþlar. ( BMC Pharmacol 2002 Aug 16;2(1):16
Epidemiyolojik çalýþmalar taze sarýmsaðýn hipolipidemik etkisinin olduðu yönünde bilgi vermektedir. Lin ve ark.larý, Apoprotein B nin oluþumu ve sekresyonu üzerine önemli bir rol oynayan MTP ( Mikrosomal trigliserid transfer protein ) gen ekspresyonu üzerine sarýmsaðýn etkisini araþtýrmýþlar ve uzun dönem sarýmsak kullanýmýnýn intestinal MTP gen ekspresyonunu azaltarak böylece baðýrsaktan dolaþýma þilomikron salýnýmýný suprese ettiðini gözlemlemiþler. ( J Nutr 2002 Jun ;132(6):1165-8)
Liu ve Yeh kültüre edilmiþ rat hepatositlerinde sarýmsaðýn suda çözünür organosülfür bileþiklerinin ( S-alkenyl Cystein, S-allylcystein, S-ethylcystein ) hepatosit kolesterol sentezi üzerine etkisini çalýþmýþlar. Sonuçta bu bileþiklerin HMG-CoA Redüktaz enzim aktivitesini, enzim miktarý yada mRNA düzeylerini etkilemeden sadece fosforilasyonunu artýrmak suretiyle %25-30 azalttýðýný gözlemlemiþler. ( J Nutr 2002 Jun ;132(6):1129-34 )
Adbel-Razek ve ark.larý yapmýþ olduklarý çalýþma ile Allicinin Nitrik oksit sentaz enzimini aktive ettiðini ve rat pulmonal arterlerinde nitrik oksite baðlý bir relaksasyon olduðunu ortaya koymuþlar. Ayrýca allicin uygulamasýný mütakip Süperoksidismutaz, Katalaz, Glutatyon peroksidaz enzim miktar ve aktivitelerinde artýþ gözlemlemiþler. ( Clin Exp Pharmacol Physiol 2002 Jan Feb;29(1-2):84-91
ANTÝMÝKROBÝYEL Hofbauer ve ark.larý sarýmsak ekstrelerinin yangýsal ve enfeksiyöz olgularda nötrofil hücre göçü üzerine etkilerini araþtýrmýþlar ve sarýmsak ekstrelerinin lökokosit göçünde potent bir inhibitör olduðunu ortaya koymuþlar. ( Heart Dis 2001 Jan-Feb; 3 (1):14-7 )
Sarýmsaðýn immunomodulatör etki yaptýðý bilinmektedir. Colic ve ark.larý yapmýþ olduklarý çalýþmada T-Lenfosit proliferasyonu üzerine sarýmsak extraktýnýn modulatör etki yaptýðýný ortaya koymuþlar. ( Phytomedicine 2002 Mar; 9(2):117-24 )
Ajoenin, sarýmsaðýn trypanolitic ve antimikotik aktivite gösteren bir bileþeni olduðu yönünde pek çok çalýþma yapýlmýþ. Ledezma ve ark.larý ajoenin Leishmania türleri üzerine etkisini araþtýrmýþlar ve tüm leishmania türleri üzerine potent leishmanisidal etki yaptýðýný gözlemlemiþler. ( Parasitol Res 2002 Aug;88(8):748-53 )
Lemar ve Turner sarýmsaðýn Candida albicans üzerine fizyolojik ve morfolojik etkisini araþtýrmýþlar ve taze sarýmsak extresinin anti-candidal etki yaptýðýný gözlemlemiþler. ( J Appl Microbiol 2002;93(3):398-405 )
Sarýmsaðýn lökosit sitokin üretimini baskýladýðýna ve yangýsal kemik hastalýklarýnda ( özellikle IBD- Inflamatuar bone diseases ) terapötik olarak kullanýlabileceðine dair çalýþmalar yapýlmýþ. Sarýmsakta bulunan bileþikler lökosit hücre çoðalmasýný ve sitokin üretimini modüle etmektedir. Hodge ve ark.larý in-vitro olarak monolükleer hücreleri sarýmsak extresi ile uyarmýþlar ve lökosit-sitokin üretimini flow cytometry ile ölçmüþler. Sonuçta: 1. Monocyte IL-12 üretimi düþük AGE de inh olmuþ ( >0,1 mgr / ml ) 2. Monocyte IL-10 üretimi ( > = 10 mgr / ml ) 3. TNF-a, IL-1-a, IL-6, IL-8, T-cell interferon gama, ve IL-2 de önemli düzeyde azalma gözlenmiþ. ( Cytometry 2002 Aug 1; 48 (4) :209-15
DÝÐER
Orak hücreli anemi morbidite ve mortalitelere yol açan önemli kalýtsal hastalýklardan biridir. Takasu ve ark.larý SCA de sarýmsaðýn etkisini araþtýrmýþlar. Yaþlarý 24 58 arasýnda olan 2 erkek 3 kadýn hastada 4 hafta boyunca sarýmsak denemiþler ve Heinz cisimciklerinde belirgin bir azalma gözlemlemiþler. Bu etkiyi sarýmsaðýn orak hücreli eritrositlerde önemli bir antioksidan etki yapmasýna baðlamýþlar. ( BMC Blood Disord 2002 Jun 19;2(1):3 )
Alzheimers Disease gibi neurodejeneratif hastalýklarda önemli derecede nöron kaybý görülür. Bu hücrelerin apoptosisinde anahtar mekanizma Caspase-3 ün aktivasyonudur. Ayrýca caspase-3 apoptosisin belirlenmesinde marker olarak da kullanýlmaktadýr. Caspase 3, beta-amiloid peptit formasyonunu katalizler. Penk ve ark.larý antioksidan ve nöroprotektiv olarak bilinen sarýmsaðýn, Alzheimers beta-amiloid sitotoksisitesine karþý caspase-3 aktivasyonunu inhibe ederek koruyup korumadýðýný araþtýrmýþlar ve sonuçta sarýmsaðýn caspase 3 inhibisyonu ile nöron ölümlerini engelleyebileceði kanaatine varmýþlar. ( Med Sci Monit 2002 Aug; 8(8):BR328-37 )
SARIMSAKLA ÝLGÝLÝ NE GÝBÝ PROJELER HAZIRLANABÝLÝR? Tüm bu yapýlan çalýþmalarý doðrulayýcý çalýþmalar yapýlabilir.
·Bilindiði gibi yaþlýlýkla beraber diyabet, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalýklarýn bir arada görldüðü vakalar bir hayli fazla. Bu hastalarda sarýmsaðýn CVH ve hipertansiyondaki etkileri malum olup, diyabet üzerine etkisi araþtýrýlabilir.
Troid bezi fonksiyonlarý üzerine herhangi bir çalýþma yapýlmamýþ bu araþtýrýlabilir.
Gebelikte sarýmsak kullanýmýnýn olumlu ve olumsuz etkileri araþtýrýlabilir.
Sarýmsaðýn biyoaktif bileþenlerini purifiye ve karakterize edici bir çalýþma yapýlabilir.
Allicin, Ajoen, aliin, DAS, DADS bileþikleri sarýmsaðýn ana biyoaktif maddeleri olduðuna göre, bunlarýn antikanserojen, antibakteriyel, hipotansif, hipolipemik vs özellikleri itibariyle karþýlaþtýrýlmasýna yönelik bir çalýþma yapýlabilir.
Çeþitli bakteri kültürleri hazýrlanýp, bunlara antibiyogram yapar gibi sarýmsak extreleri damlatýlarak hangi bakterilere bakterisid etki gösterdiðinin klasifikasyonu yapýlabilir.
Eskiden verem için kullanýlýrmýþ. O halde M. tuberkülosisin kültürü hazýrlanarak sarýmsakla muamele edilip bu etkinliði doðrulanabilir.
Baðýþýklýk sistemini aktive ettiði bilinmekte. Baðýþýklýk sistemini zayýflatýcý veya çökertici bir viral enfeksiyona tabi tutulmuþ deney hayvanlarýnda sarýmsak uygulamasý ile beraber Ig düzeyleri ölçülebilir.
Tarihi kayýtlardan Mýsýr piramitlerini yapan iþçilerden tutun Romalý savaþçýlara kadar büyük efor sarf eden insanlara sarýmsak verildiðini öðreniyoruz. Bu gün için özellikle futbolcularda, atletizmle uðraþan insanlarda, hipodromlarda yarýþan atlarda doping sýnýflamasýna girmediðinden dolayý bu etkinliðinin kullanýlýp kullanýlamayacaðý yönünde bir çalýþma yapýlabilir.
Bazý kayýtlardan cinsel aktiviteyi artýrdýðýný ve eskiden kýsýrlýk tedavisinde kullanýldýðýný öðreniyoruz. Bir grup deney hayvanýnda çalýþma grubunun hem diþisine hem de erkeðine sarýmsak verilerek; - fiziksel davranýþlarý izlenebilir - sex hormonlarýnýn ( öz. Testesteron ve östrojen ) ölçümleri yapýlarak nasýl etkilendiði belirlenebilir - bir batýmdaki doðum sayýlarý üzerine etkileri araþtýrýlabilir - yavrulara da sarýmsak extreleri uygulanarak uygulanmayanlara oranla geliþimlerinin takibi yapýlabilir.
Eskiler yýlan akrep sokan, kuduz hayvan ýsýran kiþilerde yara üzerine ezilmiþ sarýmsak sararlarmýþ. Özellikle kimyasal antiseptiklere oranla sarýmsak yaðýnýn avantaj ve dezavantajlarý araþtýrýlabilir.
Þifanýn bilinçli adresi: www.herbalistatabay.com |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
50 Mucize Bitki © 2007 Atabay GÜVELOÐLU